Hakkımda

24 Şubat 2011 Perşembe

KİTAP: 80'LERDE ÇOCUK OLMAK...

Hazır 80'lerde çocuk olmaktan bahsederken bir kitaba rastladım. Elinize günümüzün mail çıktılarından değil de eskisi gibi mis kokan ve ileride "bizim böyle bir çocukluğumuz vardı yaaa" diye gelecek nesillere sunmanız için mükemmel bir fırsat bu kitap. Hem anılarınızı buruk bir duyguyla tazelemiş hem de şehir efsanesi anlatan nine-dede statüsünden çıkıp gerçekçi olmanızı sağlayacak :)


1980’li yıllara ait anı ve öyküler, bu kitapta biraraya getirilmiş.


Sanatçılar Fazıl Say, Gürgen Öz ve Barış Müstecaplıoğlu’nun da aralarında bulunduğu 90 yazarın, 1980’li yıllara ait anı-öyküleri, '80’lerde Çocuk Olmak' adlı kitapta biraraya getirilmiş. Kitapta, teknolojinin hızla geliştiği ve iletişim olanaklarının dünyayı küresel bir köy haline getirdiği 2000’li yılların bol imkanlar dünyasında yetişkin olan, ancak tek kanallı Türkiye’nin kısıtlı imkanlarında yaşadıkları küçük keyifleri ve samimi insan ilişkilerini özleyen 80’lerin çocukları'nın, o dönemi yaşayan okurların kolayca empati yapabilecekleri 'Voltran! Voltran! Voltran!', 'Şeker Kız Candy', 'Kremalı Bisküvi', 'Siyah Önlük2, 'Heidi... Hey gidi Hey...', 'Şirinler: Hala Uslu Çocuklarız...', 'Kokulu Silgim, Gazoz Kapakları ve Diğerleri...', 'Kenan Evren, Özal ve Marlboro Zamanı'  gibi çok çeşitli öyküleri yer alıyor.
Kitabın yazarlarından Kader Çekerek, bir internet sitesinde açtığı blog sayfasında 70’li ve 80’li yıllara ait yazılar yazmaya başladığını, daha sonra burada paylaşım yapan insanların sayısının artmaya başladığını belirterek, böyle bir kitap projesiyle kendilerine gelen Kadir Aydemir’in önerisine, "Neden olmasın?" diyerek projeye başladıklarını dile getirmiş.

ÇOCUKLUĞUNUZ 80'Lİ YILLARDA GEÇTİYSE BUYRUN LÜTFEN :)


1980li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş, Kenan Evren´i, Erdal İnönü´yü, Özal'ı tanımış olmak, Ajda Pekkan´ın Alo, Michael Jackson´ın Pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı olmak demek.

Voltran Voltran Voltran, tunder tunder tunder cats demek, depozito toplamak adına kola şişesi biriktirmek demek, peynirli tombi demek sopaya torba takıp yakarak koşmak demek.

Adile Naşit`ten masal dinlemek demek. Korhan Abay,Cenk Koray, Metin Milli, Ersen ve Dadaşlar demek. Clementine, He-man, She ra, Transformers, Susam sokağı demek. Okula siyah önlükle gitmek demek. İhtilal çocuğu demek, Köle İzaura demek, Ziyaretçiler demek...

Moruk demek, Herild yani demek, Hey corc versene borc talebine olmaz maykıl bende de yok cevabını vermek, geriye dönüp baktıkça iç geçirmek demek... Mahalle çeşmelerinden su içmek, bayramları iple çekmek, cumhurbaşkanı denince Turgut Özal'ı hatırlamak demek.

Koltuk altında topla okul bahçesine yalnız giderken "nasılsa oynıycak birileri vardır" diyebilmek demek. Saati soran birine 'Eti kemik geçiyor demek'; odanın ortasına çarşaflardan çadır kurup oynamak demek, renkli küçük poşetteki kolanyaları patlatmak, pembo sakız, horoz şeker demek.

Evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocukluğunu yaşayabilmiş,son dönemin bir üyesi olmak. Ne? sorusuna 'zınk' cevabı vermekten zevk duymak, büyüteç ile kağıt yakmak, 9 voltluk pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak, sinek ilacı arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek...

Tipe bak demek, bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli sayıldığı,el değmemiş bir hayat demek... Sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek. Pazar akşamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek... Parliament gece sineması demek, sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki düğmelere basmak zorunda olmak demek...

Resimli futbolcu kartları demek, süper babaanne demek, mahalle kavramı demek. Anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara 'seviyorum ama kimi' diye başlayan maniler yazmak, mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri, hulohop, ayak bileğine takılarak çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dağılıp şeker toplamak, müsaitseniz annemler size gelecek demek...

TRT´nin yayın akışının bitmesiyle çalan İstiklal Marşı için ayağa kalkarak, marşı hazır olda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra çıkan tiz "biiiiiiiiiiiiip" sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.
Annelerin Çernobil yüzünden çay içirmemesi, Challenger'ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek..

Ali-Ayşegül Atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacağım. Biz biz olalım yemeklerden önceeee, lavaboya koşalım, hafta da bir kere tırnakları keselim, fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil olmak..

Çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da çivisinin çıkışını görerek büyümek demek. Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı bağlayan bir abinin sizi TV önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırarak anteni ayarlamaya çalışması demek.

Yunanistan kanallarını görüntülemek adına .. oldu oldu diye camdan kafayı çıkarı bağırmak ve kimsenin buna şaşırmaması demek. Siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa.. Üstelik Yunanca tek kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film izlemek için az debelenmemiş olmak demek...

Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek... TRT 1´de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek…

Türkiye'de yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek...
 
Copyright 2009 Adam Olacak Fikirler. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress by Wpthemesfree